19 Nisan 2015 Pazar

*** Hazret-i Osman radıyAllahü anh buyurdu ki: “Duvarın altında ikisine ait bir define vardı. Babaları da salih bir kimse idi.” meâlindeki Sûre-i Kehf’deki âyet-i celile hakkında Hz. Osman diyor ki: Define altından bir levha idi. Üzerinde yedi satır yazılı idi. 1- Ölümü bilip de, gülen kimseye şaşarım. 2- Dünyanın fâni olduğunu bilip de, onu var gücüyle isteyene şaşarım. 3- Her işin kaderle olduğunu bilip de, elden çıkan şey için üzülene şaşarım. 4- Bir hesap (günü) olduğunu bilip de, mal toplayana şaşarım. 5- Cehennem ateşini bilip de, günah işleyene şaşarım. Cenneti yakînen bilip de dünyada müsterih olana şaşarım. 6-Allah ’ı yakînen bilip de, ondan başkasını zikredene şaşarım. 7-Şeytanın açık düşman olduğunu bilip de, ona itaat edene şaaşrım.

Hiç yorum yok:


*** Resulüllah (s.a.v) buyurdu: “Şüphesiz insanların çoğu günahkârdır. Kıyamet günü o günahların çoğu da gereksiz sözlerdendir.”... Resulüllah (s.a.v) buyurdu: “Dil öyle bir azapla azap görür ki, diğer uzuvların hiç biri bu azabı görmezler. Dil der; Ya Rabbi! Diğer uzuvların hiçbirine vermediğin bir azapla niçin bana azap ediyorsun? Ona şöyle denilir: senden öyle bir kelime çıktı ki yeryüzünün doğusuna ve batısına yayıldı. Onunla haram olan kan döküldü, haram olan mal gasp edildi (yağmalandı), haram olan kadınla nikâhlanıldı. Elbette ki benim izzetim hiçbir uzvun görmediği bir azapla sana azap etmektir.” (Ebu Nuaym)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
back to top