Hz. Ali‘den (r.a.) naklolunuyor: Bir gün bir zat Resûlillah’ın huzuruna gelerek annesinin dilinin fena ve ağzının bozuk olup, kendisini çok incittiğinden bahsediyor. Ve bununla beraber ona itaat edip iaşesini teminde kusur etmediğini, başka ne yapabileceğini soruyor.
Peygamber Efendimiz de ona: “Sen ananın hakkını ödemeye gayret et! Vallahi o validen senin etini, lime-lime kesse, sende olan hakkının dörte birine değil, belki ancak yüzde birine tekabül eder. Bilmiyor musun ki, Cennet anaların ayağı altındadır!” buyurdu.
Bunun üzerine Rasûlullah Efendimiz’e “Ana ve babanın hakkı, bu kadar ehemmiyeti ve büyüklüğü nereden alıyor?” diye soruldu. Peygamberimiz de: “Anne ve baban senin en aciz ve zayıf olduğun zamanda hayatının, en iyi bir şekilde idamesini temin etmek için, her türlü mihnet, şefkat ve fedakârlığı yaparak sana sahip çıktılar. Sen ise, onların zayıf ve muhtaç oldukları halde bir an evvel vefat etmeleri için ve tek başına kalıp, miraslarından istifade etmek için onlara hizmet ediyorsun!” buyurdu.
Evet, evlatlar ne de olsa anne ve babalarının ölmelerini ve rahat kalmalarını isterler. Ama bilhassa anneler evlatlarının yaşaması için, canlarını verirler.
Binaenaleyh, hayat ile memat arasındaki farkı mukayese etmek, bu hususta kâfidir. Ama şu unutulmamalıdır ki, anne-baba evlat için hem cennet hem de cehennemdir. Nitekim Ebi Umame Rasûlullah’tan (s.a.v.), anne-babanın çocuğu üzerindeki hakkı nedir, diye sorduklarında Peygamberimiz ona,
Anne-babanın çocuklarının üzerindeki hakkı onların hem cenneti hem de cehennemi olmasıdır.
Yani, onlara ihsanda bulunursan onlar sana cennettir, cennetin kapısını açarlar, isyan edersen cehennemi boylarsın, buyurdular…
Peygamber Efendimiz de ona: “Sen ananın hakkını ödemeye gayret et! Vallahi o validen senin etini, lime-lime kesse, sende olan hakkının dörte birine değil, belki ancak yüzde birine tekabül eder. Bilmiyor musun ki, Cennet anaların ayağı altındadır!” buyurdu.
Bunun üzerine Rasûlullah Efendimiz’e “Ana ve babanın hakkı, bu kadar ehemmiyeti ve büyüklüğü nereden alıyor?” diye soruldu. Peygamberimiz de: “Anne ve baban senin en aciz ve zayıf olduğun zamanda hayatının, en iyi bir şekilde idamesini temin etmek için, her türlü mihnet, şefkat ve fedakârlığı yaparak sana sahip çıktılar. Sen ise, onların zayıf ve muhtaç oldukları halde bir an evvel vefat etmeleri için ve tek başına kalıp, miraslarından istifade etmek için onlara hizmet ediyorsun!” buyurdu.
Evet, evlatlar ne de olsa anne ve babalarının ölmelerini ve rahat kalmalarını isterler. Ama bilhassa anneler evlatlarının yaşaması için, canlarını verirler.
Binaenaleyh, hayat ile memat arasındaki farkı mukayese etmek, bu hususta kâfidir. Ama şu unutulmamalıdır ki, anne-baba evlat için hem cennet hem de cehennemdir. Nitekim Ebi Umame Rasûlullah’tan (s.a.v.), anne-babanın çocuğu üzerindeki hakkı nedir, diye sorduklarında Peygamberimiz ona,
Anne-babanın çocuklarının üzerindeki hakkı onların hem cenneti hem de cehennemi olmasıdır.
Yani, onlara ihsanda bulunursan onlar sana cennettir, cennetin kapısını açarlar, isyan edersen cehennemi boylarsın, buyurdular…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder