Tarih;17 Ağustos 1999… Saat gece 03.02…
Marmara bölgesi büyük bir depremle sarsıldı.Bölgemizden de korkutucu bir şekilde hissedildi… Gölcük merkezli depremde Sakarya, İzmit,Yalova bölgeleri hatta İstanbul bile büyük hasar aldı,pek çok can kaybı yaşandı.
Aradan aylar geçer…Kütahya Çamlıca Talebe Yurduna bir araba gelir. İçerisinden bir aile iner, bahçeden bir Talebe çağırırlar,ellerindeki yazılı bir kağıttan bir şeyler sormaya başlarlar.O sırada Yurdumuzda vazifeli olan Osman Yılmaz hoca efendi de yardımcı olmak için merakla yanlarına gider ve ibretlik olayı öğrenir.
Misafirlerin elindeki kağıtta iki şey yazmaktadır:
Bir, Kütahya’da Çamlıca Talebe Yurdu, İkincisi de Burada öğrenci olan, Lütfi Taşkıran.
Evet burası Kütahya Çamlıca Talebe Yurdu,bu tamam. Peki burada üniversite öğrencisi Lütfi Taşkıran var mı? O da var denince demek ki doğru imiş diye büyük bir sevinç gösterirler. Adeta yerlerinde duramazlar, hemen onunla görüşmek isterler… Sonra talebe arkadaşımız bulunur ve misafirler başlar sormaya:
-Senin geçen sene Üniversitede şu……….. isimli arkadaşın var mı idi?
-Evet vardı? Adapazarı’ndan. ..Ama O, geçen sene depremde vefat etti.
-İşte o bizim oğlumuzdu. Peki bir şey daha soracağız. Geçen sene Berat kandilinde 100 Rekat namaz kıldınız mı?
-Evet, dedi ve şöyle anlattı talebe arkadaşımız:
-Arkadaşımı zaman zaman yurda davet ederdim.O da bir gün beni ve yurdu ziyarete gelmiş.O gün berat kandili idi. Talebeler oruçlu idi, akşam iftar için yemekhaneye indik, iftar soframıza katıldı. Sonra bizimle beraber akşam namazına geldi. Hatta ben, bu gece yapacağımız ibadetler var, kılınacak 100 rekat nafile namaz var, arkadaşa çok ağır gelir, benim ibadetime de mani olur, diye düşünmüştüm. Ama öyle olmadı. Arkadaşım yapılan sohbetten çok etkilenip bu geceyi bizimle beraber ihya etmek; hatta 100 rekatlık namazı da kılmak istedi, ben de çok sevindim ve beraberce kıldık…
Anne ve baba sevinç gözyaşları dökerek anlatmaya başlarlar:
-Evet biz oğlumuzu geçen sene depremde kaybettik...Uzun zaman üzülüp ağladık…
-Aylar sonra oğlumuzu rüyamızda gördük. Çok neşeli idi. Cennet köşklerinde idi. Bize şunu söyledi:”Benim için üzülmeyin, çünkü ben şehit olarak muamele gördüm ve şu anda gördüğünüz gibi Cennetteyim.”
-Peki bu nasıl oldu?
-“Geçen sene Kütahya’da okurken orada Lütfi Taşkıran adlı bir arkadaşım vardı, o beni Çamlıca Talebe Yurduna davet etti. Ben de gittim. O gece Berat Kandili imiş.
Berat Kandilindeki 100 Rekatlık namazı kılan kimse o sene içinde ölürse şehit olurmuş. Ben de arkadaşlarla beraber bu namazı kıldım. Cenab-ı Hakk’da bu namazın hürmetine bana şehitlik rütbesi verdi, ben şimdi Cennetin yüksek makamlarındayım. Benim için endişe etmeyin.” dedi
İşte biz de onun için Adapazarı’ndan kalkıp geldik.İsimler ve olaylar mutabık çıktı,elhamdülillah rüyanın hak olduğunu görmüş olduk …
Acılı anne-baba, hüzünle sevinci, acı ile gururu beraber yaşayarak,hem yurdumuzun yetkililerine hem de bu olaya sebep olan, şehidin talebe arkadaşına minnet ve şükranlarını ifade ederek ayrılırlar …
Evet…Olayın şahitleri uzakta değil…
Bizler büyüklerimizden gelen ne varsa hepsine yutkunmadan inanıyoruz. Ancak Mevla’mız bazen hepimize ibret olsun diye daha açık ve net olarak gösteriyor….+!
Marmara bölgesi büyük bir depremle sarsıldı.Bölgemizden de korkutucu bir şekilde hissedildi… Gölcük merkezli depremde Sakarya, İzmit,Yalova bölgeleri hatta İstanbul bile büyük hasar aldı,pek çok can kaybı yaşandı.
Aradan aylar geçer…Kütahya Çamlıca Talebe Yurduna bir araba gelir. İçerisinden bir aile iner, bahçeden bir Talebe çağırırlar,ellerindeki yazılı bir kağıttan bir şeyler sormaya başlarlar.O sırada Yurdumuzda vazifeli olan Osman Yılmaz hoca efendi de yardımcı olmak için merakla yanlarına gider ve ibretlik olayı öğrenir.
Misafirlerin elindeki kağıtta iki şey yazmaktadır:
Bir, Kütahya’da Çamlıca Talebe Yurdu, İkincisi de Burada öğrenci olan, Lütfi Taşkıran.
Evet burası Kütahya Çamlıca Talebe Yurdu,bu tamam. Peki burada üniversite öğrencisi Lütfi Taşkıran var mı? O da var denince demek ki doğru imiş diye büyük bir sevinç gösterirler. Adeta yerlerinde duramazlar, hemen onunla görüşmek isterler… Sonra talebe arkadaşımız bulunur ve misafirler başlar sormaya:
-Senin geçen sene Üniversitede şu……….. isimli arkadaşın var mı idi?
-Evet vardı? Adapazarı’ndan. ..Ama O, geçen sene depremde vefat etti.
-İşte o bizim oğlumuzdu. Peki bir şey daha soracağız. Geçen sene Berat kandilinde 100 Rekat namaz kıldınız mı?
-Evet, dedi ve şöyle anlattı talebe arkadaşımız:
-Arkadaşımı zaman zaman yurda davet ederdim.O da bir gün beni ve yurdu ziyarete gelmiş.O gün berat kandili idi. Talebeler oruçlu idi, akşam iftar için yemekhaneye indik, iftar soframıza katıldı. Sonra bizimle beraber akşam namazına geldi. Hatta ben, bu gece yapacağımız ibadetler var, kılınacak 100 rekat nafile namaz var, arkadaşa çok ağır gelir, benim ibadetime de mani olur, diye düşünmüştüm. Ama öyle olmadı. Arkadaşım yapılan sohbetten çok etkilenip bu geceyi bizimle beraber ihya etmek; hatta 100 rekatlık namazı da kılmak istedi, ben de çok sevindim ve beraberce kıldık…
Anne ve baba sevinç gözyaşları dökerek anlatmaya başlarlar:
-Evet biz oğlumuzu geçen sene depremde kaybettik...Uzun zaman üzülüp ağladık…
-Aylar sonra oğlumuzu rüyamızda gördük. Çok neşeli idi. Cennet köşklerinde idi. Bize şunu söyledi:”Benim için üzülmeyin, çünkü ben şehit olarak muamele gördüm ve şu anda gördüğünüz gibi Cennetteyim.”
-Peki bu nasıl oldu?
-“Geçen sene Kütahya’da okurken orada Lütfi Taşkıran adlı bir arkadaşım vardı, o beni Çamlıca Talebe Yurduna davet etti. Ben de gittim. O gece Berat Kandili imiş.
Berat Kandilindeki 100 Rekatlık namazı kılan kimse o sene içinde ölürse şehit olurmuş. Ben de arkadaşlarla beraber bu namazı kıldım. Cenab-ı Hakk’da bu namazın hürmetine bana şehitlik rütbesi verdi, ben şimdi Cennetin yüksek makamlarındayım. Benim için endişe etmeyin.” dedi
İşte biz de onun için Adapazarı’ndan kalkıp geldik.İsimler ve olaylar mutabık çıktı,elhamdülillah rüyanın hak olduğunu görmüş olduk …
Acılı anne-baba, hüzünle sevinci, acı ile gururu beraber yaşayarak,hem yurdumuzun yetkililerine hem de bu olaya sebep olan, şehidin talebe arkadaşına minnet ve şükranlarını ifade ederek ayrılırlar …
Evet…Olayın şahitleri uzakta değil…
Bizler büyüklerimizden gelen ne varsa hepsine yutkunmadan inanıyoruz. Ancak Mevla’mız bazen hepimize ibret olsun diye daha açık ve net olarak gösteriyor….+!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder