19 Nisan 2015 Pazar

Sahte Mehdi en başta şerîatın (dinin) hükümlerine ve sünneti Resûlullah’a tam uymaz. Her devirde en açık görülen misallerinden biri kadın-erkek münâsebetlerindedir. Kadınlarla başbaşa bulunur, onlara elini öptürür. Kendisine tabi olanlar görünüşte çoğalıyor gibi gözükür, fakat hakîkatte çoğalmaz. Sahte mürşidin toplantılarında rüyaya çok geniş yer verilir. Âyet ve Hadislere hakîkî din âlimlerinin verdiği manaların dışında yanlış manalar verilir. Sünnetler yanlış yorumlanır. Dinin yayılması, yaşanması ve ihyâsı için değil, kendi tarîkatının yayılması için çalışır. İnsanları hidayete erdirmeye çalışmaktan ziyade istikameti düzgün insanlarla uğraşır onlarla meşgul olur. Mekruhlara ehemmiyet vermez. Nafileleri herkesin gözü önünde yapar. (Miftah-ul-Kulub Sh.4, Altun Silsile Sh.16) Bu kişilerin en büyük yardımcıları şeytandır. Şeytan insanların rüyasına girerek bu kişilere mürid toplar. Sık sık şeyh kılığına girip rüyada bunların müridleriyle meşgul olur. Şeytanın yardımıyla keramate benzer haller (istidrac) görülmeye başlar.

Hiç yorum yok:


*** Ehli sünnet alimlerinin eserlerinde Mehdi (a.s)'ın pek çok sıfatı anlatılır. Ancak bazılarını iyi bilmek lazımdır. Hazreti mehdi (a.s) husûsi yetiştirilmiş bir zattır, şekli şemâli, her hali ve yaşayışı ile Resûlullah (S.A.V.) ‘e benzer, ahlakı tam tamına Kur’an’a uygundur, sünnet-i Resûlullah’tan karınca başı kadar ayrılmaz, çalışma ve irşâd şekilleri Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ‘in sünneti üzeredir: Kur’an-ı Kerîm’i ve Kur’an ilimlerini talim, dini öğretmek ve fertleri irşâd etmekle meşgul olur. Bu zatlar İslâmiyetin yok olduğunun zannedildiği bir yerde ve zamanda aynen Resûlullaha gelen şekliyle İslmiyeti “Biiznillâh” yeniden diriltirler. Kendilerine bağlananları şer’i şerife tam sarılmakla emreder. Huzûru mâneviyelerinde her türlü dünyevi tasa, dert unutulur ve nuru ilâhînin tecellisiyle kalbi tasfiye ve nefsi tezkiye ederek müridlerini Cenâb-ı Hak’ka iyi bir kul, Efendimiz (S.A.V.) ‘e iyi bir ümmet kılmaya çalışırlar. “ Ağaç nasıl ki gövdesinden değil de meyvesinden iyi anlaşılırsa Mürşid-i kâmil olan kişilerde gösterişli dış hallerinden değil meyve ve mensuplarından yani yetiştirdikleri kimselerin güzel hallerinden anlaşılır. Ve bu suretle kendilerine tâbi olmak mânevi feyzinden her hususta istifâde etmek câiz ve sahih olur. Şöhreti arşa çıksa bile, hakîki mürşidin misali, meyvesidir”. (Altun Silsile. Sh.23)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
back to top