Ebû Ca’fer’den rivayet olundu. Kâbenin kapısı, Amâliklerin, Cürhüm’ün ve İbrahim Aleyhisselâm’in zamanında yerle düzdü. (Şu anda Kâbenin kapısı yerden iki metreden daha fazla yüksekliktedir.) Kureyşliler, Kâbenin kapısını yerden yüksek yaptılar.
Hz. Âişe (r.a.) annemizden rivayet olundu. Ben Resûlüllah (s..a.v.) hazretlerine, Kâbenin duvarını (Kâbenin önünde bulunan Hicr-i Ismaili) sordum:
-”Duvarları da beytten midir?” dedim. Efendimiz (s.a.v.) hazreteri:
-“Evet! beyttendir” buyurdular. Yine sordum:
-”Neden orayı beytin içine almadılar?” Efendimiz (s.a.v.) hazretleri:
-”Senin kavminin nafakası (oranın duvarını tam örecek imkanları) kısıtlı olduğu için orayı öylece açık bıraktılar,” buyurdu. Yine sordum:
-”Kâbenin kapısının durumu nedir? Neden bu kadar yüksekliktedir?” Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-”Bunu senin kavmin (Kureyşîler) yaptı.
-”Neden bu şekilde yaptılar, maksatları neydi?”
-”Diledikleri kişiyi Kâbenin içine girmesine izin verip, diledikleri kişinin Kâbenin içine girmesine izin vermeme ve ona mani olmak için böyle yaptılar. Bu onların câhiliyyet döneminde yaptıkları bir şeydir. Ben kalblerinin inkâr etmesinden korkuyorum. Eğer böyle bir endişem olmasaydı, Hicr-i İsmâüi beyte dahil eder ve beytin kapısını yerle düz ederdim.” buyurdular. (Efendimiz s.a.v. devam ettiler:) Eğer Kureyşlilerin cahiliyet dönemine karşı zaafı olmasaydı, ben Kâbeyi yıkardım. Yeniden bina ederdim. Kâbenin kapısını yerle bir ederdim. Kabe’ye iki kapı koyardım. Biri doğu tarafına diğeri batı tarafına gelmek üzere iki kapı yerleştirirdim. Hicr-i İsmail’den altı zira daha ziyâde ederdim. Kureyşliler, Kâbeyi inşâ ederlerken onu noksan bıraktılar. Bu Kureyşin bina etmeleri şeklidir.
Hz. Âişe (r.a.) annemizden rivayet olundu. Ben Resûlüllah (s..a.v.) hazretlerine, Kâbenin duvarını (Kâbenin önünde bulunan Hicr-i Ismaili) sordum:
-”Duvarları da beytten midir?” dedim. Efendimiz (s.a.v.) hazreteri:
-“Evet! beyttendir” buyurdular. Yine sordum:
-”Neden orayı beytin içine almadılar?” Efendimiz (s.a.v.) hazretleri:
-”Senin kavminin nafakası (oranın duvarını tam örecek imkanları) kısıtlı olduğu için orayı öylece açık bıraktılar,” buyurdu. Yine sordum:
-”Kâbenin kapısının durumu nedir? Neden bu kadar yüksekliktedir?” Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
-”Bunu senin kavmin (Kureyşîler) yaptı.
-”Neden bu şekilde yaptılar, maksatları neydi?”
-”Diledikleri kişiyi Kâbenin içine girmesine izin verip, diledikleri kişinin Kâbenin içine girmesine izin vermeme ve ona mani olmak için böyle yaptılar. Bu onların câhiliyyet döneminde yaptıkları bir şeydir. Ben kalblerinin inkâr etmesinden korkuyorum. Eğer böyle bir endişem olmasaydı, Hicr-i İsmâüi beyte dahil eder ve beytin kapısını yerle düz ederdim.” buyurdular. (Efendimiz s.a.v. devam ettiler:) Eğer Kureyşlilerin cahiliyet dönemine karşı zaafı olmasaydı, ben Kâbeyi yıkardım. Yeniden bina ederdim. Kâbenin kapısını yerle bir ederdim. Kabe’ye iki kapı koyardım. Biri doğu tarafına diğeri batı tarafına gelmek üzere iki kapı yerleştirirdim. Hicr-i İsmail’den altı zira daha ziyâde ederdim. Kureyşliler, Kâbeyi inşâ ederlerken onu noksan bıraktılar. Bu Kureyşin bina etmeleri şeklidir.
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri, Fatih Yayınevi: 2/60-61
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder