19 Nisan 2015 Pazar

İmam Buhârî Kimdir ?

Hiç yorum yok:


Hicri 194 (M. 810) yılında Buhara da doğdu. İmam Buhârî diye meşhur oldu. İmam Buhârtnin babası, dördüncü tabaka râvilerdendi. Küçük yaşta babası vefat etti. Annesi sâliha bir kadındı.

Daha küçük bir çocuk olan İmam Buhârî hazretlerinin gözleri kör oldu. Annesi doktorları dolaştı. Doktorlar, bir türlü tedavi edemediler. Kadın dua etti. Gece rüyasına İbrahim Aieyhisselâm girdi. Ona çocuğunun yakında göreceğini söyledi. Sabah Buhârî hazretlerinin gözleri açıldı.

İmam Buhâri iyi bir tahsil gördü. Hadîs-î şerifleri toplamak için hemen hemen bütün islâm âlemini gezdi. Bir çok âlimden Hadîs-i şerif dinledi. İmam Buhârî hazretleri bu şekilde gezerek; üç yüz (300) binden fazla Hadîs-i şerifi senetleriyle ezberledi.

Bu Hadîs-i şeriflerin içerisinde “Buhârî şerifi tasnif etti. Bir çok kitab yazdı. Doksan bin kişi de kendisinden Hadîs-i şerif rivayet etti. Yâni doksan bin kişiye Hadîs-İ şerif okuttu.

İmâm Buhâri hazretleri, Buhâra’da Hadîs-i şerif dersleri veriyordu. Vali ona, kitaplarını alıp getirmesini ve onları kendisinden dinlemek istediğini ve çocuklarına özel ders vermesi şeklinde haber gönderdi. Buhârî hazretleri: “Ben ilmi emirlerin kapısına götürüp zelil etmem. Eğer ilim dinlemek istiyorsan, Mescid’te veya evimdeki ilim meclisine gelip hazır olun. Eğer bunları kabul etmezsenbeni kürsüden ders vermekten men etki Allahü Teâlâ hazretlerinin katında mazur olayım. Çünkü ben Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin: “Her kime bir ilimden sorulur, o da gizlerse, kıyamet günü ateşten bir gem vurulur.” Hadîs-i şeriflerinin gereğince ders vermekteyim. Çocuklarınıza hususî vermek konusuna gelince, ben, bir kısım kimseleri Hadîs-i şerif dersinden men edip birkaç kişiye ders veremem.” dedi.

Bunun üzerine Buhârâ valisi Halid bin Ahmed, İmam Buhârî hazretlerini Buhârâdan sürgün etti. İmam hazretleri, valiyi Allah’a havale ederek; şehirden çıktı. Semerkantlılar. şehirlerine gelip ders vermesini İstedi. Semerkant’a doğru giderken Semerkantlıların da kendisinin konusunda ikiye bölündükleri haberini aldı. Bir kısmı onun şehirlerine gelip ders vermesini İstemiyorlardı. Bunun üzerine İmam hazretleri, Harteng kasabasına akrabalarının yanına gitti.

Aradan bir ay geçmeden bu vali vazifesinden alındı. Merkebe ters bindirilip; “kötü iş yapanların sonu budur” nidalarıyla şehirde dolaştırıldı. İnsanların bu yaptıklarından imam Buhârî hazretlerinin kalbi daraldı. Bir gece kalkmış olduğu teheccüd namazında şöyle dua etti: “Ya Rabbi! yeryüzü bu genişliğiyle bana dar oldu. Beni katına al!” o ay orada kaldı. Hastalandı. Ramazan-ı şerifin bayram gecesinde 62 yaşında iken, 256 (M. 870) yılında Semerkant da vefat etti.

Kabri Semerkant’ın Herteng kasabasındadır. Mezarından günlerce güzel koku çıktı. Bu günlerce devam etti. Mezarına doğru bilezik gibi. bir hur huzmesi ve ışık hâlesi indi. Görenler hayret ettiler. Bunun üzerine insanlar onun kabrine hücum edip mezarının toprağından almaya çalıştılar… O yüce zâtın kabrini korumak için akrabaları mezarının çevresine ağaçtan engel yapıp bekçi tuttular.

Evet ne hazin ki, hayatında dünyayı kendisine dar edenler; ölümünden sonra, mezarının başına üşüştüler. O yüce zatın mezarından bir avuç toprak atmak için yarıştılar…

Kaynak: Dipnot – Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi, Ömer Faruk Hilmi: 3/28-30.

https://yukarikayalar.wordpress.com/category/imam-i-buhari/

Fotoğraf: İmam Buhârî Kimdir ?  Hicri 194 (M. 810) yılında Buhara da doğdu. İmam Buhârî diye meşhur oldu. İmam Buhârtnin babası, dördüncü tabaka râvilerdendi. Küçük yaşta babası vefat etti. Annesi sâliha bir kadındı.  Daha küçük bir çocuk olan İmam Buhârî hazretlerinin gözleri kör oldu. Annesi doktorları dolaştı. Doktorlar, bir türlü tedavi edemediler. Kadın dua etti. Gece rüyasına İbrahim Aieyhisselâm girdi. Ona çocuğunun yakında göreceğini söyledi. Sabah Buhârî hazretlerinin gözleri açıldı.  İmam Buhâri iyi bir tahsil gördü. Hadîs-î şerifleri toplamak için hemen hemen bütün islâm âlemini gezdi. Bir çok âlimden Hadîs-i şerif dinledi. İmam Buhârî hazretleri bu şekilde gezerek; üç yüz (300) binden fazla Hadîs-i şerifi senetleriyle ezberledi.  Bu Hadîs-i şeriflerin içerisinde “Buhârî şerifi tasnif etti. Bir çok kitab yazdı. Doksan bin kişi de kendisinden Hadîs-i şerif rivayet etti. Yâni doksan bin kişiye Hadîs-İ şerif okuttu.  İmâm Buhâri hazretleri, Buhâra’da Hadîs-i şerif dersleri veriyordu. Vali ona, kitaplarını alıp getirmesini ve onları kendisinden dinlemek istediğini ve çocuklarına özel ders vermesi şeklinde haber gönderdi. Buhârî hazretleri: “Ben ilmi emirlerin kapısına götürüp zelil etmem. Eğer ilim dinlemek istiyorsan, Mescid’te veya evimdeki ilim meclisine gelip hazır olun. Eğer bunları kabul etmezsenbeni kürsüden ders vermekten men etki Allahü Teâlâ hazretlerinin katında mazur olayım. Çünkü ben Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin: “Her kime bir ilimden sorulur, o da gizlerse, kıyamet günü ateşten bir gem vurulur.” Hadîs-i şeriflerinin gereğince ders vermekteyim. Çocuklarınıza hususî vermek konusuna gelince, ben, bir kısım kimseleri Hadîs-i şerif dersinden men edip birkaç kişiye ders veremem.” dedi.  Bunun üzerine Buhârâ valisi Halid bin Ahmed, İmam Buhârî hazretlerini Buhârâdan sürgün etti. İmam hazretleri, valiyi Allah’a havale ederek; şehirden çıktı. Semerkantlılar. şehirlerine gelip ders vermesini İstedi. Semerkant’a doğru giderken Semerkantlıların da kendisinin konusunda ikiye bölündükleri haberini aldı. Bir kısmı onun şehirlerine gelip ders vermesini İstemiyorlardı. Bunun üzerine İmam hazretleri, Harteng kasabasına akrabalarının yanına gitti.  Aradan bir ay geçmeden bu vali vazifesinden alındı. Merkebe ters bindirilip; “kötü iş yapanların sonu budur” nidalarıyla şehirde dolaştırıldı. İnsanların bu yaptıklarından imam Buhârî hazretlerinin kalbi daraldı. Bir gece kalkmış olduğu teheccüd namazında şöyle dua etti: “Ya Rabbi! yeryüzü bu genişliğiyle bana dar oldu. Beni katına al!” o ay orada kaldı. Hastalandı. Ramazan-ı şerifin bayram gecesinde 62 yaşında iken, 256 (M. 870) yılında Semerkant da vefat etti.  Kabri Semerkant’ın Herteng kasabasındadır. Mezarından günlerce güzel koku çıktı. Bu günlerce devam etti. Mezarına doğru bilezik gibi. bir hur huzmesi ve ışık hâlesi indi. Görenler hayret ettiler. Bunun üzerine insanlar onun kabrine hücum edip mezarının toprağından almaya çalıştılar… O yüce zâtın kabrini korumak için akrabaları mezarının çevresine ağaçtan engel yapıp bekçi tuttular.  Evet ne hazin ki, hayatında dünyayı kendisine dar edenler; ölümünden sonra, mezarının başına üşüştüler. O yüce zatın mezarından bir avuç toprak atmak için yarıştılar…  Kaynak: Dipnot – Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi, Ömer Faruk Hilmi: 3/28-30.  https://yukarikayalar.wordpress.com/category/imam-i-buhari/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
back to top