19 Nisan 2015 Pazar

Allah Rasûlü (s.a.s) şöyle buyurdular: “Muhakkak ki ileride karanlık gece parçaları gibi fitneler olacak.” “Ey Allah’ın Rasûlü ondan kurtuluş nasıl olur?” denildi. O buyurdu ki: “Yüce Allah’ın kitabı… Onda sizden öncekilerin haberleri, sizden sonrakilerin haberleri ve sizinle ilgili hükümler vardır. O bir eğlence vasıtası değildir. Hak ile bâtılı ayıran bir kelâmdır. Onu kibirlenerek terk edenin Allah belini kırar. Kim doğru yolu ondan başkasında ararsa Allah onu sapıklığa düşürür. O Allah’ın sağlam ipidir ve apaçık nurudur, hikmet dolu Kur’an’ı kerimdir, dosdoğru yoldur. Nefsânî arzuların sapıtmamasına, görüşlerin dağılmamasına yegâne sebep odur. Âlimler ona doymaz, Allah’tan korkarak günah işlemekten çekinenler, ondan usanmazlar. Onun ilmini bilen ileri gider, onunla amel eden sevap kazanır. Onunla hükmeden adil olur. Ona sımsıkı sarılan doğru yolu bulur.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned,1,91, Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili. -Sadeleştirilmiş baskısı-1,223)

Hiç yorum yok:


اِعْلَمُٓوا اَنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَز۪ينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِۜ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَه۪يجُ فَتَرٰيهُ مُصْفَراًّ ثُمَّ يَكُونُ حُطَاماًۜ وَفِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ شَد۪يدٌۙ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانٌۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ ﴿٢٠﴾
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah'ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir. Hadid-20

Aman Allah`ım...

Ya Rabbi! Cehenneme göndermekle de olsa, beni bu sıkıntıdan kurtar diyecekler....

Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
“ İnsanlar mahşer alanında toplanıp da Allah’ın huzuruna çıkarıldıkları zaman, bazıları kulaklarının yarısına kadar terlere batacaktır.”

Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü, insanlar öyle bir terlerki, bu terleri yerin yetmiş kulaç derinliğine indikten sonra yukarı çıkıp insanların kulakları hizasına kadar yükselir.”

Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
“Öyle bir duruşla ayakta dururlar ki, kırk yıl gözlerini semaya dikerler, dehşetli
sıkıntıdan dolayı terlere gömülürler.“

Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
“Kıyamet günü güneş yere doğru alçalır. Bunun tesiriyle insanlar terlerler.
Öyle ki, bu terleri kimisinin topuklarına, kimisinin dizlerinin yarısına, kimisinin koltuklarına, kimisinin ise ağzına kadar yükselir. Bazılarını ise terleri tamamen kaplar.“
Mahşer alanında bitmek tükenmek bilmeyen o dehşetli sıkıntıdan dolayı öylesine bir can bıkkınlığı gelecek ki, sırf bu uzun bekleyişten, sıkıntıdan kurtulmak için, “Ya Rabbi! Cehenneme göndermekle de olsa, beni bu sıkıntıdan kurtar.” diyecek hale gelirler. Bütün bunlar, henüz hesap – defter işlerine başlamadan önceki durumlardır.

Allah rızası için yapılan hac, cihad, oruç, namaz ve halkın hizmetinde bulunmak, Allah’ın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak gibi işlerin ağırlığına kat lanarak dökülmeyen ve bedenden çıkarılmayan terlerde , kıyamet günü mahşer yerinin rüsvaylık ve korkusundan dökülecektir.
Sıkıntıları orada artacaktır.

Eğer insanoğlu, cehalet ve aldanma hastalığından kurtulsaydı, dünyada taat ve ibadet uğrunda dökülen terlerin, o günün terlerinden çok daha kolay olduğunu bilirdi. O gün, çok uzun ve azabı çok şiddetli olan bir gündür.
Mahşer halkı o gün, gözleri göklere çevrilmiş , kalpleri parçalanmış halde, kimse ile konuşmadan ve kimsenin işine bakılmadan, yemeden içmede ve soluk bile almadan tam üçyüz yıl korku ve dehşet içinde bekleşeceklerdir.

Kaynak : Kimya-i Saadet – İmam-ı Gazali
Fotoğraf: Aman Allah`ım...  Ya Rabbi! Cehenneme göndermekle de olsa, beni bu sıkıntıdan kurtar diyecekler....  Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “ İnsanlar mahşer alanında toplanıp da Allah’ın huzuruna çıkarıldıkları zaman, bazıları kulaklarının yarısına kadar terlere batacaktır.”  Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Kıyamet günü, insanlar öyle bir terlerki, bu terleri yerin yetmiş kulaç derinliğine indikten sonra yukarı çıkıp insanların kulakları hizasına kadar yükselir.”  Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Öyle bir duruşla ayakta dururlar ki, kırk yıl gözlerini semaya dikerler, dehşetli sıkıntıdan dolayı terlere gömülürler.“  Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Kıyamet günü güneş yere doğru alçalır. Bunun tesiriyle insanlar terlerler. Öyle ki, bu terleri kimisinin topuklarına, kimisinin dizlerinin yarısına, kimisinin koltuklarına, kimisinin ise ağzına kadar yükselir. Bazılarını ise terleri tamamen kaplar.“ Mahşer alanında bitmek tükenmek bilmeyen o dehşetli sıkıntıdan dolayı öylesine bir can bıkkınlığı gelecek ki, sırf bu uzun bekleyişten, sıkıntıdan kurtulmak için, “Ya Rabbi! Cehenneme göndermekle de olsa, beni bu sıkıntıdan kurtar.” diyecek hale gelirler. Bütün bunlar, henüz hesap – defter işlerine başlamadan önceki durumlardır.  Allah rızası için yapılan hac, cihad, oruç, namaz ve halkın hizmetinde bulunmak, Allah’ın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak gibi işlerin ağırlığına kat lanarak dökülmeyen ve bedenden çıkarılmayan terlerde , kıyamet günü mahşer yerinin rüsvaylık ve korkusundan dökülecektir. Sıkıntıları orada artacaktır.  Eğer insanoğlu, cehalet ve aldanma hastalığından kurtulsaydı, dünyada taat ve ibadet uğrunda dökülen terlerin, o günün terlerinden çok daha kolay olduğunu bilirdi. O gün, çok uzun ve azabı çok şiddetli olan bir gündür. Mahşer halkı o gün, gözleri göklere çevrilmiş , kalpleri parçalanmış halde, kimse ile konuşmadan ve kimsenin işine bakılmadan, yemeden içmede ve soluk bile almadan tam üçyüz yıl korku ve dehşet içinde bekleşeceklerdir.  Kaynak : Kimya-i Saadet – İmam-ı Gazali



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
back to top